“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.12.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalılardan …, … ve … davanın reddini savunmuşlardır.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu payın elbirliği mülkiyeti rejimine tabi olması nedeniyle dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Burada öncelikle, elbirliği mülkiyetinin hukuki niteliği üzerinde durulması gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 701-703. Maddelerinde elbirliği mülkiyeti “kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk, dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir. Bu mülkiyette ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin ortaklığa giren malların tamamına yaygındır” şeklinde tanımlanmaktadır. Gerçekten, elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği pay söz konusu değildir. Mülkiyet hakkı, elbirliği ile ortaklara aittir. Bir taşınmaz, elbirliği mülkiyetine tabi olsa da ortaklardan birinin ortaklık tasfiye edildiğinde kendisine düşecek olan tasfiye payına ilişkin olarak yapacağı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, bir taahhüt sözleşmesi olarak geçerlidir. Fakat, sözleşmenin
ifası ancak elbirliği mülkiyetinin sona ermesi halinde istenebilir. Ne var ki, elbirliği ortaklarının birbirine yaptıkları ...... ...... ...... / ...... ......